Ya demokrasi ya otoriterlik
AKP-Sarayı kendisini yürütmenin yerine koyarak, “Yeni Anayasa” ile “Başkanlık Sistemi” talep ediyor.
İstenilen seçilmiş padişahlık rejimi!
AKP 2023 ve 2071 hedeflerine ulaşmak için seçilmiş padişahlık istiyor. Bu nedenle AKP-Sarayı yandaşlığı tescilli Birlik Vakfı, Ensar Vakfı, Hak-İş, Memur-Sen, ASKON, İnsani Yardım Vakfı, MÜSİAD, ÖNDER, İlim Yayma Cemiyeti, Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı, TÜMSİAD ve TÜRGEV gibi İslamcı STK’lar ve halkı “ya başkanlık, ya kaos” ile Osmanlı tipi “seçilmiş padişahlık” sistemine zorluyorlar.
TBMM’de hemen “Anayasa Komisyonu” kuruluyor. AKP-Sarayın acelesi var. Sanki demokratik bir ortam var. Sanki, TBMM’de demokratik irade kullanacak ortam var.Sanki AKP-Saray süreci demokratik kurallar içinde yürütüyormuş gibi, CHP ve HDP tuhaf bir şekilde AKP’nin “Ya Başkanlık, Ya kaos” tehdidine rağmen komisyona üye veriyor! Bu tuhaflığı açıklamak ise CHP ve HDP’nin görevidir.
Savaşın ve ölümlerin ortasında anayasa yapmak
AKP-Sarayı, hukukun hiçe sayıldığı, basının susturulmaya, cezalandırılmaya, gezatecilerin cezaevlerine atıldığı, demokratik ortamın olmadığı, olağanüstü koşulların, ölümlerin yaşadığı bir iç savaş ortamında “demokratik” Anayasa yapılabilir mi?
CHP ve HDP Anayasa komisyonuna böyle bir ortamda hangi argümana sığınarak üye veriyor?
Her gün ölümlerle uyanıp, ölümlerle yattığımız şu günlerde darbe tarihlerini adeta tekerrür ettiriyorlar. Bir kez daha demokratik süreçlerin dışında ve olağanüstü şiddet sarmalı içinde otoriterliği pekiştireceği kesin bir Anayasa talebi gündeme sokuluyor.
Türkiye’de tüm Anayasalar ya savaş ya da darbe koşullarında kaleme alınmış!
AKP-Sarayı Türkiye özgü bu olağanüstü ve demokrasi dışı ortamda, bu Anayasa yapma geleneği sürdürürken, CHP ve HDP bunun için komisyona üye veriyor!
Savaşın ve ölümlerin ortasında bir Anayasa ne kadar demokratik olabilir ki? Hele de bunu AKP yaparsa?
AKP-Saray 12 Eylül’ün Türk İslamcı faşist darbe Anayasasının farklı versiyonu olan “Seçilmiş Padişahlık” sistemi ile yönetmek istiyor.
12 Eylül Anayasası’nın “Türk-İslam Sentezci” ideolojik ve hukuksal vesayetinin gölgesinde büyüyen AKP, statükonun tüm kalıplarını mezhepçi iktidarlarını inşa etmek için kullandı ve kullanmaya devam ediyor.
AKP, aynı zamandan küresel sermayenin ve neo liberalizmin darbe ile inşa edilen bu “yeniden muhafazakarlaşma stratejisinin” ürünü olarak, “tek millet” “tek..” tek..” diye saydığı tekçilikle, eşit yurttaşlığın ve eşit hakların olmayacağını söylüyor.
Çünkü 12 Eylül Anayasası’ da eşit yurttaşlık ve eşit haklar üzerine kurulmamıştı.
12 Eylül Anayasası gibi AKP’nin Anayasa önerileri de tekçidir ve otoriterdir!
Dinsel vesayete itiraz hakkı vermeyen, meşhur uhrevi “kırmızı çizgileri“ vardır.
Emekçinin, yoksulun ve işsizin devlete karşı görev ve sorumluluklarını hatırlatan ve devletin halkına görevi ve sorumluğunu yok sayan insan haklarına aykırı bir Anayasa önermektedirler.
Askerin, İslam’ın ve doların yeşillerine duyulan ilahi aşkla kendisini sermayenin hizmetine sunmaya adamış bir Anayasadır! Çünkü AKP’nin Anayasa komisyonuna teklif ettiği ve halen kırmızı çizgimiz dediği ve tüm yetkiyi tek adama vermeyi öngören “Türk tipi Başkanlık” ile aslında otoriterlik öneriyorlar.
İşte o Başkanlık koltuğuna oturacak kişiye verilecek yetkiler ve denetimsizlik!
• Yürütme yetkisi Başkana aittir.
• Genel, iç ve dış siyaseti yürütür.
• Kanunları onaylar.
• TBMM seçimlerinin yenilenmesine karar vermek,
• Bakanları atamak ve görevlerine son vermek,
• Başkanlık kararnamesi çıkarmak,
• Milletlerarası andlaşma akdetmek ve yayınlamak,
• Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Başkomutanlığını temsil etmek,
• Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kullanılmasına karar vermek,
• Kamu yöneticilerini atamak ve görevlerine son vermek,
• Sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilân etmek
• Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak,
• Yükseköğretim Kurulu üyelerinin yarısını seçmek,
• Üniversite rektörlerini seçmek,
• Anayasa Mahkemesi üyelerinin yarısını seçmek,
• Danıştay üyelerinin yarısını seçmek,
• Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısını ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin yarısını seçmek.
• Anayasa Mahkemesi, Başkanlık Kararnamelerini denetleyemeyecek.
• Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası ancak Başkan ya da 110 milletvekili tarafından açılabilecek.
AKP-Saray dayatıyor; “Ya Başkanlık, ya kaos”!
CHP-HDP ve tüm toplumsal muhalefet dinamikleri ise bu tehdit ve dayatmaya karşı birleşik bir mücadele ile “ne başkanlık, ne kaos, biz demokrasi ve barış istiyoruz” diyebilir!