Makaleler

Newroz Özgürlük Ateşinin Yanmasıdır

Newroz, Kürtlerin zalimlere, tiranlara ve kötülüğe karşı direniş mücadelesinin kurtuluş ile taçlandırılması demektir. Newroz, özgürlük ateşlerinin sonsuza dek yanması ve tüm dünyayı aydınlatması demektir. Newroz, Halkların Eşitliği ve Kardeşliği, özgürlük ve barışın hüküm sürdüğü bir dünya yaratılma umudunun bayramı demektir.

Newroz kutlu olsun.. Newroz Piroz Be! Newroze Sima Bimbarek Vo!

——–

21 Mart tarihi, yani Newroz veya Nevruz birçok coğrafyada, Orta Asya’dan Ortadoğu’ya ve Mezopotamya’ya kadar birçok halk için yeni yılın, baharın başlangıcı, yeni bir günün doğuşu olarak kabul edilen bir gündür. Ancak Newroz özellikle Mezopotamya’nın mazlum halklarının, Kürd ulusunun karanlıktan kurtuluşunun, aydınlığın, güneşin, barışın, özgürlüğün, tüm güzelliklerin sembolü bir gündür ve tarihi olarak 4.300 yıl öncesine dayanan bir tarihsel kökene sahiptir.

Orta Asya’dan Mezopotamya’ya, Anadolu’ya ve Balkanlara kadar birçok ülkede toplumlar ve halklar 21 Martta festivaller, bayramlar ve karnavallar yaparlar. Aleviler, Farslar ve Mezopotamya’daki çeşitli halklar, Newrozu bir şölen havasında ve kendi ulus mitolojilerine uyarlayarak kutlarlar. Newroz’un oluşumu ile ilgili birçok efsane bulunmaktadır.

En bilindik iki efsaneden birisi, kendini Tanrı ilan eden Med kralı Cemşid’in tahttan indirilmesinden sonra, Cemşid’in yerine geçen Dehak’a karşı direniş ve başkaldırıyı örgütleyip zalim kral Dehak’ı ve hükümdarlığını yerle bir eden, Kürtlerin özgürlüğe kavuşmasını sağlayan Demirci Kawa efsanesidir.

Çok zengin bir hükümdar olan Dehak iktidarda iken çok ağır bir hastalığa yakalanır ve iyileşmesi ve acılarının son bulması, yaranın kapanması için hekimler, yaraya genç ve çocukların beyinlerinin sürülmesini salık verirler. Ve yıllar boyu Dehak yaralarını iyileştirmek için her gün zorla anne-babalarından alınan iki gencin kafasını kestirir ve beyinleri yarasına sürer. Bu katliam yıllar yılı sürer.

Ve sıra daha önce 17 oğlunu zalim Dehak’a kurban vermiş demirci Kawa’nın son oğluna gelir. Diğer oğulları sebebiyle büyük acılar yaşayan Dehak, son oğlunu da kurban vermemek için başkaldırmayı seçer ve bu düşüncesini de güvendiği kişilere anlatır ve bu kişilere kendi yaptığı gürz, bıçak, kılıç vb silahlarla eğitim verir. Giderek bu başkaldırı fikri ve katılanların sayısı artar.. 20 Martı 21 Marta bağlayan gece dağlarda ateşler yakılır ve zalim Dehak’a karşı direniş başlar. Kısa sürede binlerce kişi Dehak’ın sarayına hücum eder ve saray direnişçiler tarafından ele geçirilir. Devam eden günlerde bu başkaldırı ve direniş Dehak’ın egemenliği altındaki tüm topraklarda devam eder. Dağlardaki özgürlük, direniş ve  başkaldırı ateşleri hiç sönmez, Dehak’ı yerle bir edenler dağlardaki ateşlerin etrafında özgürlüğü kutlarlar..

Bir diğer önemli efsaneye göre ise Kawa 20 Martı 21 Marta bağlayan gece oğlunu kurtarma planları ve çareleri düşünürken yardımına göğün yedinci katındaki iyilik temsilcisi Hürmüz gelir. Hürmüz, Kawa’nın yüreğine sevgi ve umut doldurur, bileğine güç, aklına ışık katar. Buna göre Kawa oğlunu kendi eliyle Dehak’a teslim etmek üzere saraya girer ve huzura çıkarken yanında getirdiği çekiç ile Dehak’ın kafasına vurup öldürür. Dağdakiler haber vermek için sarayın avlusunda ateşler yakılır. Ateşi görenler evlerine geri dönerler. Kısa sürede tüm Ninowa bölgesinde halk isyana katılır, ateşler yakıp saraya yürür. Demirci Kawa çalışırken giydiği sarı, kırmızı, yeşil önlüğü isyan bayrağı, ocaktaki ateşi de Kürtlerin özgürlük meşalesi yapar. Tüm Ninowa’da, dağlarda ateşler yakılır,  meşaleler elden ele dolaşır, özgürlüğe kavuşma kutlamaları günlerce devam eder.

Zalim Dehak’tan kurtulan Ninowa halkları 21 Martı özgürlüğün, kurtuluşun bayramı olarak kutlar.

Diğer yandan Aleviler de Newruz yeni yıl ve baharın başlangıcı ve de inançsal boyutuyla da Evrenin, dünyanın yaratılışının nuru olarak kabul ettikleri Hz. Ali’nin doğum günü kabul ederler. Aynı zamanda bu gün Ali’nin Fatima ile evlendiği, sevgi ve mutluluğun alevlendiği, barışın, dostluğun günü olarak kabul eder ve akşamleyin de Nevruz Cemi bağlarlar. Bu akşam Gülbengler, deyişler okunur, semahlar dönülür, lokmalar paylaşılır ve dem alınır.

“Tek dil, tek millet, tek din” anlayışından kaynaklı olarak tüm etnik, inançsal, tarihsel, kültürel, hatta sosyal farklılıkları inkar eden resmi devlet anlayışı Newroz’u da dejenere edip inkar etmek ve içini boşaltmak her türlü yalana başvuruyor. Mazlum halkların ve Kürtlerin özgürlük ve kurtuluşunun bayramı olan bu günü milliyetçi bir anlayışla Türk Bayramı gibi görüyor.

Oysa Newroz, Kürtlerin zalimlere, tiranlara ve kötülüğe karşı direniş mücadelesinin kurtuluş ile taçlandırılması demektir. Newroz, özgürlük ateşlerinin sonsuza dek yanması ve tüm dünyayı aydınlatması demektir. Newroz, Halkların Eşitliği ve Kardeşliği, özgürlük ve barışın hüküm sürdüğü bir dünya yaratılma umudunun bayramı demektir.

Newroz kutlu olsun.. Newroz Piroz Be! Newroze Sima Bimbarek Vo!

Erdal YILDIRIM

20 Mart 2015

Erdal YILDIRIM

25.07.1958 tarihinde Sivas, İmranlı ilçesi Sandal Köyünde dünyaya gelen Erdal YILDIRIM, 2 yıl komşu köy Çandır’da okuduktan sonra İstanbul’da ilk, orta ve lise öğrenimini tamamladı. İlk gençlik denen yaşlarda tanıştığı sol, sosyalist düşünceyle ülkede sürdürülen demokrasi mücadelesinde yerini aldı. Ve yıllarca da bu mücadelenin bir neferi olmaktan gururla yaşamını sürdürmeye çalıştı. 1979 yılında gittiği Almanya’dan birkaç ay sonra ülkede sürdürülen demokrasi, özgürlük ve güzel yarınlar mücadelesinde yer almak üzere ülkeye geri döndü. 1981 yılında kazandığı Marmara Üniversitesi-Atatürk Eğitim Fakültesinde Almanca Öğretmenliğini kazandı ve 1985 yılında mezun oldu ve özel sektörde çalışma hayatına başladı. 1993 yılında İstanbul’da kurulan İmranlı Köyleri Kültür Dayanışma Derneği (İMDER) kurucusu olup yönetim kurulu üyeliği ve 1 yıl İm-der Başkanlık görevini sürdürdü. Aynı yıl 2 Temmuzda Sivas Madımak Otelinde yaşanan ve 33 canın yakılarak öldürüldüğü katliamdan sonra Kadıköy’de kurulan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Kadıköy Şubesi üyesi oldu. 1994-1997 ile 2003-2005 yılları arasında PSAKD Kadıköy Şubesinde yöneticiliği; 2004 -2008 yılları arasında da PSAKD Genel Merkez Yöneticiliği ve Kültür Sanat Sekreterliği görevlerinde bulundu. 1997 yılında kapanmış İm-Der’den sonra bir kez daha 2000 yılında kurulan İmranlı Köyleri Kültür Dayanışma Derneği (İmranlı-Der) Yönetim kurulunda 2004-2006 yılları arasında görev yaptı. Özelde Alevilik, Aleviliğin yaşadığı inkâr, imha, katliam ve asimilasyon sorunları ile genelde ülkede sürdürülen demokrasi, eşitlik, özgürlük, temel hak ve özgürlükler, emek mücadelesinde fiili olarak yer aldı. Bu konularda çeşitli gazete, dergi ve internet sitelerinde makale, köşe yazısı yayınlanmakta olup, halen PSAKD Kadıköy Şubesi Yönetim Kurulu üyeliği görevini sürdürmektedir.

Benzer Haberler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Bu Haberde Dikkatinizi Çekebilir!
Kapalı
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün