Size insan olmayı öğreteceğiz, tabii öğrenebilirseniz!
Hepimizin belleklerinde..2014 kasımında Almanya’da taciz edilen iki Alman kadına yardım ederken, saldırganlar tarafından darp edilen ve hastanede yaşamını yitiren Tuğçe Albayrak için, nerdeyse tüm Almanya tepki göstermişti. O hafta oynanan tüm maçların başlama vuruşundan önce milyonlarca Alman ayağa kalkıp sessizce “1 dakikalık saygı duruşunda” bulundu. Yani ölüye saygı gösterip “insan” olduklarını gösterdiler.
Diğer yandan 10 Ekim 2015 Cumartesi günü Ankara’daki vahşi, insanlık dışı katliamda yitirdiğimiz 100’den fazla insanımız için 13 Aralık 2015 Salı günü Konya’da oynanan Türkiye – İzlanda maçı öncesindeki saygı duruşu sırasında tribünlerden “ıslıklama” ve “tekbir” sesleri yükseldi. Yani Müslüman – İslam geçinen bu ülkenin siz insan görünümlü kişileri olarak, en hafif tabiriyle 1 dakika bile “insan” olamadınız. Çünkü insan değilsiniz.
Katliamın ardından Ankara’da bulunan Avrupa Birliğine üye 27 ülkenin büyükelçi ve temsilcilikleri, 12 Ekim Pazartesi katliamın olduğu yere 97 adet karanfil bıraktı. Siz, bu ülkenin Başbakanı, Bakanları ve saraydaki kişi olarak, sanırım bir parça mahçup olmuşsunuz ki, birkaç gün sonra ancak lütfen o alana gittiniz. Üstelik yaptığınız konuşmalarda, bir akıl tutulmasıyla ve tam da size yakışır bir mantıkla mağdurları ve yakınlarını suçladınız.
Tarihe ve dünya coğrafyasına baktığımızda görüyoruz ki, İslam dininin, müslümanlığın olduğu tüm ülkelerde Malezya’dan Endonazya’ya, Afganistan’dan Irak’a, Suriye’den Cezayir’e, Suudi Arabistan’dan Mısır’a ve de Türkiye’ye kadar her gün farklı inançlara, farklı etnik kimliklere sahip olan toplumlara karşı katliamlar, soykırımlar tüm vahşetiyle devam ediyor. Hem de kadın-erkek, genç-yaşlı, çocuk demeden binlerce insan, “Müslümanlık” adına, “Allah” adına, “din” adına cihat ilan edilerek vahşice katlediliyorlar. Irak’ta, Suriye’de besleyip büyüttükleriniz hergün kelle kesip, öldürdükleri insanlar, kestikleri başlarla, ölülerle, tıpkı sizin gibi pozlar veriyorlar.
Uzakdoğu, Afrika, Ortadoğu coğrafyası yüzlerce yıldır bir kan deryası görüntüsünde. İbadetinizi yaparken bile, güya “şeytan taşlarken” dahi “insanlaşamıyor”, birbirinizi eziyor, binlerce kişiyi öldürüyorsunuz. Müslüman dininin etkin olduğu ülkelerde insanların başlarını bıçaklar, satırlar, kılıçlarla kesiyor, ciğerlerini, kalplerini deşiyor, bombalıyor ve yakıp yıkıyorsunuz.
Kadim Anadolu topraklarında yüzbinlerce Ermeniye, Koçgiri’de, Zilan’da, Dersim’de binlerce, onbinlerce Aleviye, Kızılbaşa, Kürde yaptığınız gibi. Maraş’ta hamile kadınların karınlarını deşip ceninleri öldürdünüz. Madımak’ta 12 yaşındaki Koray’ımızı, sanatçıları, aydınlarımızı, semahçılarımızı yaktınız. Son 35 yılda Kuzey Kürdistan’da ve ülkenin dört bir yanında Uğur Kaymaz’dan, Koray Kaya’ya, Enes Ata’dan Ceylan Özkol’a, Roboskili çocuklardan Berkin Elvan’a kadar iktidarınızda sayısız çocuğu bombaladınız, kurşunladınız, çocuklarımızı öldürdünüz.
Öldürmekle yetinmediniz. Koçgirili Alişer’le Zarife Xanım, Dersimli Şahan Ağa ve sayısız insanın başlarını kesip resimler çektirdiniz. Ölülerle birlikte hatıra pozları verdiniz. İşkence edip öldürdüğünüz kadını çırılçıplak soyup sokağa attınız. Ya da yaralı yakalayıp infaz ettiğiniz insanın cesedini iple panzere bağlayıp caddelerde dolaştırdınız.
Hâk, adalet, eşitlik, özgürlük isteyen, insanca bir yaşam özlemi duyan, inançlarını, düşüncelerini özgürce yaşamak isteyen herkese karşı insanlık dışı yöntemlerle saldırdınız, gözaltına alıp tutukladınız, zindanlara tıktınız.
Fakat tüm insanlık dışı düşünce, uygulama ve zihniyetinize rağmen görüyor ve inanıyoruz ki, nesliniz yeryüzünden yavaş yavaş da olsa silinecek. Çünkü Kürdü, Türkü, Lazı, Çerkezi, Ermenisi, Ezidisi, Alevisi ve Süryanisiyle bu topraklar bizimdir. Bizler bu topraklarda, önce eşitliği sağlayacağız, sonra da kardeşçe yaşayacağız.. Siz de kalleşliğinizle anılarak, lanetlenerek tarihin çöp sayfalarında yok olup gideceksiniz.
Katliamlarda, darağaçlarında, sokak infazlarında, dağ başlarında, işkencelerde katledilsek de, güzel yarınlar mücadelemize milyonlarca yoldaşımızla birlikte devam edeceğiz. Siz isteseniz istemeseniz de, “Madımak Otelini Utanç Müzesi“, Ankara Garını da “Barış ve Demokrasi Müzesi” yapacağız!
Ve siz isteseniz de, istemeseniz de, bizler bu ülkenin tüm emekçileri, etnik, inançsal ve sosyal, toplumsal tüm farklı kimlikleri, ezilenleri, yoksulları, kadını, erkeği, genci yaşlısıyla bu ülkeye Barış, Eşitlik, Özgürlük ve Demokrasiyi getireceğiz.
Siz, ölülerimiz karşısında dahi insan olmayı beceremiyorsunuz. Biz size insanlığı da öğreteceğiz, insanca davranmayı da.. Tabi öğrenebilirseniz.
Erdal YILDIRIM
15 Ekim 2015