Makaleler

Barışı konuşmak

Geçtiğimiz hafta sonu Mersin ve Adana’da Emek Partisince düzenlenen “Türkiye ve Ortadoğu’da Barış” konulu paneldeydik. EMEP Başkanı Selma Gürkan ile CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ile birlikte “Barışı” üzerine laf – söz etmeye çalıştık.

Konuşmacıların üç farklı partiden olması doğal olarak dinleyicilerin de çeşitliliğini getirmişti. Partililerin yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının ve Alevi kurumlarının temsilcileri de paneli dinlemeye gelmişlerdi.
EMEP ve HDP seçmeni aşağı yukarı ortak bilinç düzeyinde tepkiler verirken CHP seçmeni Sözcü Gazetesi ve Halk TV yayınlarının bir yansıması olarak tepkiler veriyorlardı. Bütün bu panellerde ve başkaca sohbetlerden izlediğimiz televizyonların ve okuduğumuz gazetelerin ne denli önemli olduğunu görebiliyoruz. Artık siyasi yönümüzü, dilimizi, takip ettiğimiz medyaya göre belirler olmuş durumdayız.
O nedenledir ki tüm darbeciler işe TV’lerden gazetelerden başlamıştır. Günümüzün darbecileri de farklı davranmıyorlar, önce yaygın medya denilen halkın çoğunlukla izlediği, okuduğu gazete ve TV’leri kontrol altına aldılar. Arkasından da muhalif basın olarak kalanları tek tek avlamaya başladılar. Önce Cemaat medyası olarak bilinen gazeteler, televizyonlar susturuldu, şimdi ise başta imc TV olmak üzere sol, sosyalist, Kürt basını susturmaya yönelik hamleler başladı.

CHP’nin Deniz Baykal gibiler karşısında yönünü sola dönmüş siyasetçilerle yönetilmesi statükocu ulusalcı reflekslerden kurtulup soldan, özgürlüklerden, çoğulculuktan yana tavır sergilemesi şüphesiz ki arzu ettiğimiz bir sonuç olacaktır. CHP içerisinde ciddi sayıda bu eğilimin olduğunu görebiliyoruz. Ancak CHP’nin sol kanadının güçlenmesi Halk TV’ye bağlıdır. Halk TV’nin CHP seçmeni içerisinde ne denli etkili olduğunu CHP’nin ön seçimlerinden biliyoruz.

Ancak Halk TV’nin bir iki programcısı dışında genelinin ve yayın politikasının Deniz Baykal’dan çok da ileride olduğunu söylemek mümkün gözükmüyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun yürütmek istediği politikanın dahi çok gerisinde bulunan Halk TV’nin dili, üslubunun etkisi CHP seçmeni içerisinde çok net bir şekilde görülüyor.

Yılmaz Özdil ile Uğur Dündar’ın tıpkı Deniz Baykal gibi nasıl Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a sahip çıkıp Esad’a ettikleri hakaretlere Halk TV sayesinde tanık olmuştuk.

Aynı şahıslar ve de benzerleri konu Kürtler olunca havuz medyası ile ortak yayına geçiyor, aynı dili ve üslubu kullanıyorlar.

Cizre’de, Sur’da ve de bütün bölgede hiçbir muhabiri olmayan bu tür medya organlarının sanki haberi kendileri yazmış gibi emin ve iktidarın diliyle konuşmaları aynı şekilde tabana yansımaktadır.
Çatışmaların yaşandığı bölgeden gelen haberlerin bizzat savaşı yürüten devlet güçleri tarafından yazıldığını ve gazetelere, televizyonlara servis edildiğini geçmişteki tecrübelerden biliyoruz.

Çok değil daha geçtiğimiz haftalarda konunun uzmanı olan Ertuğrul Özkök tarafından yapılan bir itirafla bu durum kamuoyuna bir kez daha malumun ilanı şeklinde deklare edilmişti.

CHP soldan, özgürlüklerden, çoğulculuktan bahsedip, demokratik ve laik bir Türkiye cumhuriyetinin savunucusu olduğunu iddia ediyorsa işe Deniz Baykal’dan değil Halk TV’den başlamalıdır.

Aşk ile…

Benzer Haberler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Bu Haberde Dikkatinizi Çekebilir!
Kapalı
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyiciyi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün